e- Tebligat’ta ikinci adres

Maliye Bakanlığı Vergi Usul Kanunu’nun 107/A maddesinin verdiği yetkiye dayanarak 27 Ağustos 2015 tarihli Resmi Gazete’de yayımladığı 456 sıra no’lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği ile bazı mükelleflere elektronik tebligat adresi kullanma zorunluluğu getirmiştir.  1.1.2016’da başlayacak bu uygulama dolayısıyla kapsama giren Kurumlar vergisi mükellefleri ile ticari, zirai ve mesleki kazanç yönünden gelir vergisi mükellefiyeti bulunanlar, bu tarihe kadar vergi idaresinden elektronik tebligat adresi almakla yükümlü kılınmışlardır.

e-tebligat

e-Tebligat sisteminde amaç vergi dairelerince vergi kanunları uyarınca tebliği gereken evrakın, elektronik tebligat sistemi ile muhatapların ulaştırılmasıdır. Ancak bu ulaştırma her zaman yeterli olmamaktadır. Çünkü herkes her zaman elektronik postalarına bakmakla yükümlü tutulamayacağı gibi, kimi kişilerin düzenli bakma alışkanlıkları da yoktur. Kaldı ki bazen seyahat, hastalık vb. nedenlerle kişiler elektronik postalarına bakmayı da ihmal edebilmektedirler. Bu nedenle bir hak kaybı doğmaması için mali idare, söz konusu mükelleflere elektronik tebligat adresi vermek için aradığı dilekçelerde, mükelleflerin kendilerine elektronik tebligat gönderildiğini bildirmek üzere ayrı bir mail adresi ve SMS ile haber verebilmek için bir de cep telefonu bildirmelerini istemektedir.

Mükelleflerin vergi idaresi ile ilişkileri genellikle yetkili muhasebecileri / mali müşavirleri aracılığı yürütülmektedir. Zaten bu nedenle elektronik tebligatla ilgili söz konusu dilekçeler de vergi dairelerine anılan meslek mensupları tarafından verilmektedir. Ancak bu dilekçelerin verilmesi sırasında bazen meslek mensupları, idare tarafından istenen ikinci mail adresi veya cep telefon numarası olarak kendi mail adreslerini veya cep telefon numaralarını vermektedirler. Bu konuda özel olarak yetkilendirilmiş ve kendisine vekâletname verilmiş olma hali dışında, meslek mensuplarının bu davranışları ileride kendileri açısından sorun çıkartabilecek bir davranış olarak gözükmektedir. Meslek mensuplarının bu yola, işlerini takip ettiği mükellefin bazen bilgisayar kullanma konusundaki zaafiyetleri veya vergi konularına hiç vâkıf olmamaları gibi iyiniyetli sebeplerle gittiği görülmekteyse de, konunun hukuki boyutu genellikle iyiniyete bakmamaktadır.

Nitekim İstanbul SMMM Odası, Mesleki Gelişmeleri İzleme Kurulu tarafından hazırlanan bir uyarı notuna dayanarak üyelerini uyarmıştır. Üyelerine karşı büyük bir sorumluluk anlayışı ile yapılan bu uyarı ve çalışmadan hareketle, bizde konuyu herkese duyuralım istedik.

Geçerli hukuki bir vekâletnameye sahip olunmasına rağmen, meslek mensubunun kendi elektronik adresine gelen bir tebligatı unutma, yanılma, farkında olmama, işi bırakma, mükellefin ortadan kaybolması, ihtilaf vb. sebeplerle muhatabına iletmemesi veya iletememesi durumunda, Borçlar Kanununun haksız fiili sorumluluğuna ilişkin hükümleri ile karşılaşması muhtemel olacaktır.  Borçlar Kanunu’nun haksız fiil sorumluluğunu düzenleyen 49. maddesine göre; “Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür. Zarar verici fiili yasaklayan bir hukuk kuralı bulunmasa bile, ahlaka aykırı bir fille başkasına kasten zarar veren de bu zararı gidermekle yükümlüdür.”

Vergi kanunları gereği üzerine vergi borcu düşen gerçek veya tüzel kişi vergi mükellefi olduğundan, meslek mensubunun şahsi elektronik adresine gelen tebligat hakkında, meslek mensubunun kendisini bilgilendirmemesi nedeniyle zarara uğradığını iddia eden mükellef, uğradığı zarar dolayısıyla Borçlar Kanunu’nun 50, 51 ve diğer maddelerine göre meslek mensubuna rücu edebilir.

Türk Ceza Kanunu’nun 257.maddesinde; “Kanunda ayrıca suç olarak tanımlanan haller dışında, görevinin gereklerine aykırı hareket etmek suretiyle, kişilerin mağduriyetine veya kamunun zararına neden olan ya da kişilere haksız bir menfaat sağlayan kamu görevlisi, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır” denildikten sonra ikinci fıkrada “Kanunda ayrıca suç olarak tanımlanan haller dışında, görevinin gereklerini yapmakta ihmal veya gecikme göstererek, kişilerin mağduriyetine veya kamunun zararına neden olan ya da kişilere haksız bir menfaat sağlayan kamu görevlisi, üç aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır” hükmüne yer bertilmiştir. Burada ikinci fıkrada ihmali davranışla işlenen görevi kötüye kullanma suçlarını cezalandırılmaktadır. Burada sorumlular yaptıkları değil yapmadıkları veya geciktirdikleri mesleki görevleri ile kişilere (veya kamuya) verdikleri zararlardan ötürü cezalandırılmaktadırlar. Elektronik imzalı tebliğ evrakının, muhatabın elektronik ortamdaki adresine ulaştığı tarihi izleyen beşinci günün sonunda tebliğ edilmiş sayılacaktır. Meslek mensubunun kendi elektronik adresine gelen bilgilendirme mesajını herhangi bir sebeple mükellefe süresinde bildirememesi sonucu, mükellef oluşacak hak kaybından dolayı zarar görmüşse meslek mensubunun söz konusu düzenlemelere göre cezalandırılmasını da talep edebilecektir.

Bu nedenle, hem mükelleflerde hak kaybına bağlı oluşacak zararların sorumlusu olmamak, hem de zaten yeterince sorumluluk sahibi iken bir de bu yükün altına girmemek için meslek mensuplarına önerimiz, e-Tebligat başvuru formalarında kendilerinin değil, mükellefin elektronik bilgilendirme adreslerinin yazmalarıdır. / Bumin Doğrusöz

 

Kaynak: Muhasebe Network

Bunları da sevebilirsiniz

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir