6552 Sayılı Kanun ile Sosyal Güvenlik Kurumu Uygulamalarına Yönelik Dava ve İcra İşlemleri ile İlgili 2014/30 Sayılı Genelge Yayımlandı
6552 SAYILI KANUN İLE SOSYAL GÜVENLIK KURUMU UYGULAMALARINA YÖNELIK DAVA VE İCRA İŞLEMLERI İLE İLGILI 2014/30 SAYILI GENELGE YAYIMLANDI
ÖZET : 10/9/2014 tarihli ve 6552 sayılı İş Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması ile Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılmasına Dair Kanun 11/9/2014 tarihli ve 29116 (Mükerrer) sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiş olup söz konusu Kanun ile Sosyal Güvenlik Kurumu uygulamalarına yönelik dava ve icra işlemleri ile ilgili önemli düzenlemeler getirilmiştir.
Yapılan düzenlemelere göre, SGK’ya asıl alacak ve vekâlet ücretinin ödenmesi için 30 günlük süre verilmiştir. Bu süre sona ermeden SGK aleyhine cebri icra yoluna başvurulamayacak. SGK’yı temsile yetkili Hukuk Müşaviri ile avukatlar Baroya kayıt ve vekâletname ibrazı gerekmeksizin Kurum vekili sıfatıyla her türlü dava ve icra işlemlerini takip edilebilecek. Ayrıca hizmet tespit davası dışındaki davalarla ilgili olarak öncelikle SGK ya başvuru şartı getirildi.
6552 sayılı İş Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması ile Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılmasına Dair Kanun, 11/09/2014 tarihli ve 29116 sayılı Mükerrer Resmi Gazetede yayımlanmış olup, Kanunun SGK’nın taraf olduğu dava ve icra takiplerine ilişkin maddeleri aynı tarihte yürürlüğe girmiştir.
“Kanun kapsamındaki faaliyetleri dolayısıyla yapılan işlemler yönünden ilgili kanunlarında yer almamış olsa dahi 2/7/1964 tarihli ve 492 sayılı Harçlar Kanununa göre alınan harçlardan, elektrik ve havagazı tüketim vergisi ve yangın sigortası vergisi hariç olmak üzere 26/5/1981 tarihli ve 2464 sayılı Belediye Gelirleri Kanunu gereğince alınan vergi, harç, katılma payı ile tasdik ücretlerinden, düzenleyeceği kağıtlar nedeniyle damga vergisinden, sahip olduğu taşınmazlar dolayısıyla emlak vergisinden, satın alınan ve satılan taşınmazlar ile ilgili olarak tapu ve kadastro döner sermaye bedellerinden ve her türlü dava ve icra işlemlerinde teminat yatırma mükellefiyetinden muaftır.” hükmü 6552 sayılı Kanun ile yürürlüğe girmiştir.
SGK ya asıl alacak ve vekâlet ücretinin ödenmesi için 30 günlük süre verilmiştir. Bu süre sona ermeden SGK aleyhine cebri icra yoluna başvurulamayacak.
“Kurumun taraf olduğu her türlü davalarda, Kurum aleyhim hükmedilen asıl alacak ile vekâlet ücreti ve yargılama giderleri, alacaklı veya vekilinin Kuruma ödemeye dayanak makbuz ve belgelerle birlikte yazılı şekilde yapacağı müracaat üzerine bildireceği banka hesap numarasına, müracaat tarihinden itibaren otuz gün içinde ödenir. Bu süre geçmeden Kurum aleyhine cebri icra yollarına başvurulamaz. Belirtilen sürede ödeme yapılamaması hâlinde, söz konusu alacaklar genel hükümler dairesinde tahsil olunur. Mahkeme kararlarında yer alan miktarların kararın kesinleşmesinden önce ödenmesi hâlinde, söz konusu kararların ilgili mercilerce bozulmasını müteakip ödenen miktarlar, ödeme tarihinden itibaren işleyecek kanuni faizi ile birlikte ilgililerden tahsil edilir.”
SGK’yı temsile yetkili Hukuk Müşaviri ile avukatlar Baroya kayıt ve vekâletname ibrazı gerekmeksizin Kurum vekili sıfatıyla her türlü dava ve icra işlemlerini takip edilebilecek.
Kurumu vekil sıfatıyla temsile yetkili olan I. hukuk müşaviri, hukuk müşaviri ve kadrolu avukatlarının bir listesi Kurumca yazılı olarak veya Adalet Bakanlığınca belirlenen esaslar dairesinde elektronik ortamda ilgili Cumhuriyet başsavcılığına, bölge idare mahkemesi başkanlıklarına, askerî savcılıklara ve Askerî Yüksek İdare Mahkemesi Başkanlığına verilir. Bu listeler, Cumhuriyet başsavcılığı tarafından adli yargı çevresinde, bölge idare mahkemesi başkanlığınca idari yargı çevresinde bulunan mahkemelere gönderilir. Yüksek mahkemeler ve bölge adliye mahkemesindeki duruşmalarda temsil yetkisini kullanacakların isimleri ilgili mahkemelerin başsavcılıklarına veya başkanlıklarına bildirilir. Listede isimleri yer alanlar Baroya kayıt ve vekâletname ibrazı gerekmeksizin Kurum vekili sıfatıyla her türlü dava ve icra işlemlerini takip edebilirler. Vekil sıfatıyla temsil yetkisi sona erenlerin isimleri anılan mercilere aynı usulle derhâl bildirilir. ”
Hizmet tespit davası dışındaki davalarla ilgili olarak öncelikle SGK ya başvuru şartı getirildi.
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile diğer sosyal güvenlik mevzuatından kaynaklanan uyuşmazlıklarda, hizmet akdine tabi çalışmaları nedeniyle zorunlu sigortalılık sürelerinin tespiti talepleri hariç olmak üzere, dava açılmadan önce Sosyal Güvenlik Kurumuna müracaat edilmesi zorunludur. Diğer kanunlarda öngörülen süreler saklı kalmak kaydıyla yapılan müracaata altmış gün içinde Kurumca cevap verilmezse talep reddedilmiş sayılır. Kuruma karşı dava açılabilmesi için taleplerin reddedilmesi veya reddedilmiş sayılması şarttır. Kuruma başvuruda geçirilecek süre zamanaşımı ve hak düşürücü sürelerin hesaplanmasında dikkate alınmaz.
Hizmet akdine tabi çalışmaları nedeniyle zorunlu sigortalılık sürelerinin tespiti talebi ile işveren aleyhine açılan davalarda, dava SGK ya resen ihbar edilir. İhbar üzerine davaya davalı yanında ferî müdahil olarak katılan SGK, yanında katıldığı taraf başvurmasa dâhi kanun yoluna başvurabilir. SGK, yargılama sonucu verilecek kararı kesinleştikten sonra uygulamakla yükümlüdür. ”
Kanun ile getirilen bu düzenlemeler gerek SGK tarafından açılan gerekse SGK aleyhine açılan dava ve icra takipleri yönünden önemli değişiklikler içerdiğinden yapılacak işlemler aşağıda açıklanmıştır.
Kanunun 38 inci maddesi ile 5502 sayılı Kanunun 36 ncı maddesi başlığı ile birlikte değiştirilmiştir.
Maddenin birinci fıkrasında değişiklikten önce olan muafiyet halleri vergi tekniği açısından daha sistematik bir hale getirilmiştir. Kurumumuzun daha önce sahip olduğu muafiyetlerde bir eksilme meydana gelmemiş, Maliye Bakanlığının sahip olduğu tüm muafiyetler SGK ya da sağlanmış olup, Maliye Bakanlığınca da ödenen cezaevi harcı ödenmeye devam edilecektir.
Düzenleme ile gerek SGK tarafından gerekse SGK aleyhine açılan davalar sonucu SGK aleyhine verilen kararlarda yer alan miktarlar, icra takibine konu edilmeden önce SGK’nın ilgili biriminden yazılı olarak talep edilecek, Kanunda belirtilen 30 günlük süre içerisinde karara konu miktarlar ödenmezse SGK aleyhine icra takibi başlatılabilecektir.
Kanun değişikliği ile vatandaşların icra takibi açma külfetinden kurtarılması ve SGK aleyhine başlatılan icra takiplerinin önüne geçilmesi amaçlandığından, ilamlı icra takiplerinde izlenen ödeme kriterleri göz önünde bulundurularak, talep olması halinde kararda yer alan yargılama gideri ve vekalet ücretine karar tarihinden itibaren işleyen kanuni faiz tutarı da eklenerek ödeme yapılması ve bu suretle mevcut uygulamaya devam edilmesi gerekmektedir.
Kuruma yapılacak başvurularda, 27/06/2007 tarihli ve 26565 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Sosyal Güvenlik Kurumlan Harcama Belgeleri Yönetmeliği hükümlerine göre başvuru sırasında ilgililer tarafından “banka hesap/iban numarası” bildirilecek, başvurunun vekil sıfatı ile avukat tarafından yapılması halinde vekalet ücreti yönünden serbest meslek makbuzunun ibrazı aranacaktır.
Bu süre geçmeden SGK aleyhine cebri icra yoluna başvurulması halinde şikayet yolu ile icra takibinin iptali talep edilecektir.
Eksik belge sunan alacaklı tarafa, belgelerini tamamlaması halinde ödemenin yapılacağı zaman geçirilmeksizin iadeli taahhütlü yazı ile bildirilecek, buna rağmen belgelerini tamamlamayan ve 30 gün içerisinde ödeme yapılmadığı gerekçesiyle SGK aleyhine icra takibi başlatan alacaklıya karşı, icra takibinin haksız/yersiz açıldığı ve kanuni gerekleri yerine getirmediğinden bahisle icra hukuk mahkemelerinde icra takibinin iptali talepli şikayet yoluna gidilecektir.
Maddenin ikinci fıkrasının son cümlesinde, mahkeme kararlarında yer alan miktarların kararın kesinleşmesinden önce ödenmesi halinde, söz konusu kararların ilgili merciler tarafından bozulması üzerine ödenen miktarların, ödeme tarihinden itibaren işleyecek kanuni faizi ile birlikte ilgililerden tahsil edileceği düzenlenmiştir. Maddenin bu hükmünün uygulanmasında kesinleşmeden infazı mümkün olan kararlar ile kesinleşmeden infazı mümkün olmayan kararlar yönünden ikili bir ayrım yapmak gerekmektedir;
Kesinleşmeden İnfazı Mümkün Olmayan Kararlar Yönünden:
Bilindiği üzere 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun “Temyizin icraya etkisi” başlıklı 367 nci maddesinde:
“(1) Temyiz, kararın icrasını durdurmaz. İcra ve İflas Kanununun icranın geri bırakılmasıyla ilgili 36 ncı maddesi hükmü saklıdır. Nafaka kararlarında icranın geri bırakılmasına karar verilemez.
Kişiler hukuku, aile hukuku ve taşınmaz mal ile ilgili ayni haklara ilişkin kararlar kesinleşmedikçe yerine getirilemez. ” hükmü,
5521 sayılı Iş Mahkemeleri Kanununun 6552 sayılı Kanunun 64 üncü maddesi ile değişik 7 nci maddesinin son fıkrasında:
“Hizmet akdine tabi çalışmaları nedeniyle zorunlu sigortalılık sürelerinin tespiti talebi ile işveren aleyhine açılan davalarda, dava Kuruma resen ihbar edilir. İhbar üzerine davaya davalı yanında feri müdahil olarak katılan Kurum, yanında katıldığı taraf başvurmasa dâhi kanun yoluna başvurabilir. Kurum, yargılama sonucu verilecek kararı kesinleştikten sonra uygulamakla yükümlüdür. ” hükmü yer almaktadır.
Bu nedenle 6100 sayılı Kanununda yer alan kesinleşmeden icra edilemeyen hususlara ilişkin kararlar ile hizmet tespiti davaları sonucu verilen kararlar kesinleşmeden icra edilemeyeceğinden; bu yöndeki kararlara ilişkin başvuruların kararların kesinleşmesinden sonra yapılması gerekmektedir. Kararlar kesinleşmeden icra takibi başlatılması halinde şikâyet yolu ile icra takibinin iptalinin talep edilmesi gerekmektedir.
Kesinleşmeden İnfazı Mümkün Olan Kararlar Yönünden:
Belirtilen kararlar ile kendi özel kanunlarında kesinleşmeden infaz edilemeyeceği açıkça belirtilen kararlar dışında kalan kararlar hakkında, ilgililerin talebi belirtilen 30 gün süre içerisinde yerine getirilerek, gereksiz faiz ve vekalet ücreti ödenmemesine özen gösterilecektir.
Kanunda belirtildiği üzere, kararlar kesinleşmeden ödeme yapılması halinde söz konusu kararların bozulması durumunda, ilgililere yapılan tüm ödemelerin toplamı, ödeme tarihinden itibaren işleyecek kanuni faizi ile birlikte ilgililerden tahsil edilecektir.
Belirtilen hususlar Kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibariyle henüz icra takibine konu edilmemiş kararlar yönünden uygulanacak olup, devam etmekte olan icra takipleri yönünden ise;
Kanun yolları aşamasında Yargıtay’dan icranın geri bırakılmasına dair karar alınmış olması nedeniyle henüz ödemesi yapılmamış miktarlar yönünden ödeme talebinde bulunulması durumunda, bu talebin kesinleşmeden infaz edilebilen kararlara ilişkin olması halinde kararın kesinleşmesi beklenilmeksizin ödeme yapılabilmesi için ilgililerden icra takibinden vazgeçmesi talep edilecek, ilgililerin icra takibinden feragat ettiklerine dair belgenin Kuruma ibrazından sonra ödeme işlemleri gerçekleştirilecektir.
Maddenin 3 üncü fıkrasında: “Kurumu vekil sıfatıyla temsile yetkili olan I. hukuk müşaviri, hukuk müşaviri ve kadrolu avukatlarının bir listesi Kurumca yazılı olarak veya Adalet Bakanlığınca belirlenen esaslar dairesinde elektronik ortamda ilgili Cumhuriyet başsavcılığına, bölge idare mahkemesi başkanlıklarına, askerî savcılıklara ve Askerî Yüksek İdare Mahkemesi Başkanlığına verilir. Bu listeler, Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından adli yargı çevresinde, bölge idare mahkemesi başkanlığınca idari yargı çevresinde bulunan mahkemelere gönderilir. Yüksek mahkemeler ve bölge adliye mahkemesindeki duruşmalarda temsil yetkisini kullanacakların isimleri ilgili mahkemelerin başsavcılıklarına veya başkanlıklarına bildirilir. Listede isimleri yer alanlar Baroya kayıt ve vekaletname ibrazı gerekmeksizin Kurum vekili sıfatıyla her türlü dava ve icra işlemlerini takip edebilirler. Vekil sıfatıyla temsil yetkisi sona erenlerin isimleri anılan mercilere aynı usulle derhâl bildirilir. ” hükmü yer almaktadır.
Bu maddeyle 659 sayılı Genel Bütçe Kapsamındaki Kamu İdareleri ve özel Bütçeli İdarelerde Hukuk Hizmetlerinin Yürütülmesine İlişkin Kanun Hükmünde Kararnameye uygun düzenleme yapılarak, Kurumun I. hukuk müşaviri, hukuk müşaviri ve kadrolu avukatlarının vekaletname ve baro pulu olmaksızın dava ve icra takiplerini takip etmelerine olanak sağlanmıştır.
SGK Hukuk Müşavirliği tarafından ilgili mahkemelere kadrolu avukat listesinin bildirilmesi çalışmaları Adalet Bakanlığı ve ilgili yargı mercileri nezdinde devam etmekte olup, bu çalışmalar bitene kadar duruşmalara vekâletname ile girilmeye devam edilecektir.
Kanunun 64 üncü maddesi ile 30/01/1950 tarihli ve 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanununun 7 nci maddesine eklenen ilk fıkrada:
“31/05/2006 tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile diğer sosyal güvenlik mevzuatından kaynaklanan uyuşmazlıklarda, hizmet akdine tabi çalışmaları nedeniyle zorunlu sigortalılık sürelerinin tespiti talepleri hariç olmak üzere, dava açılmadan önce Sosyal Güvenlik Kurumuna müracaat edilmesi zorunludur. Diğer kanunlarda öngörülen süreler saklı kalmak kaydıyla yapılan müracaata altmış gün içinde Kurumca cevap verilmezse talep reddedilmiş sayılır. Kuruma karşı dava açılabilmesi için taleplerin reddedilmesi veya reddedilmiş sayılması şarttır. Kuruma başvuruda geçirilecek süre zamanaşımı ve hak düşürücü sürelerin hesaplanmasında dikkate alınmaz hükmü getirilmiştir.
Bu düzenlenme ile ihtilafların azaltılmasını sağlamak, ihtilafları yargı mercilerine gitmeden hızlı bir şekilde çözüme kavuşturmak ve SGK aleyhine gereksiz olarak açılan davalar nedeniyle, Kurumun iş yükü, zaman ve maliyet kayıplarını azaltmak amaçlanmaktadır.
Bu fıkranın birinci cümlesinde dava açılmadan önce hangi uyuşmazlıklar yönünden SGK müracaat edileceği düzenlenmiştir. Madde metninden hizmet akdine tabi çalışmaları nedeniyle zorunlu sigortalılık süresine ilişkin davaların kapsam dışında olduğu başka bir deyimle hizmet süresinin tespitine yönelik davalar için Kuruma müracaata gerek olmaksızın doğrudan dava açılmasının mümkün olduğu anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere hizmet tespitine ilişkin uyuşmazlıklar, hizmet süresinin tespiti, aidiyet ve prime esas kazancın tespitine ilişkin hususlardan kaynaklanmaktadır.
Kanunda hizmet süresinin tespitine ilişkin davalar yönünden Kuruma müracaat edilmeyeceği belirtilmiş olmakla birlikte, hizmet tespiti davalarının bir türü olan prime esas kazancın tespiti davaları kamu düzenine ilişkin olup, bu davaların idari aşamada çözümlenmesi mümkün olmadığından, prime esas kazancın tespiti davaları açısından da Kuruma müracaat şartı aranmayacaktır.
Madde ile SGK aleyhine açılan davaların sayısal olarak önüne geçilmesi, vatandaşların SGK ile olan ihtilaflarının dava açılmadan idari aşamada çözümlenerek mağduriyetlerinin önlenmesi amaçlandığından, kendisine müracaatta bulunulan ilgili birimler/servisler, ilgililerin taleplerini hızlı, doğru ve gereksiz olarak yargıya intikal etmeyecek şekilde SGK kayıtlarına intikal tarihinden itibaren 60 gün içinde sonuçlandırmaya azami özen göstermek zorundadır.
Burada üzerinde durulması gereken bir diğer konu da 5510 sayılı Kanun ile diğer sosyal güvenlik mevzuatından kaynaklanan uyuşmazlıkların neler olduğudur. 6552 sayılı Kanun ile İş Mahkemeleri Kanununda değişiklik yapılması nedeniyle; dava açılmadan önce Kuruma müracaat edilmesi gereken uyuşmazlıklar, Kurumumuzun iş mahkemelerinde taraf olduğu uyuşmazlıklardır. Bu nedenle iş mahkemelerinin görevi dışında kalan uyuşmazlıklar nedeniyle Kurumumuzun taraf olduğu davalarda Kuruma müracaat şartı aranmayacaktır.
Diğer taraftan 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanuna göre takip edilen davalarda da bu kanuna özgü süreler ve görevli mahkemeler bulunduğu için 6183 sayılı Kanundan kaynaklanan davalarda da önce Kuruma başvuru şartı aranmayacak, bu kanunda düzenlenen sürelere riayet edilecektir.
Kuruma yapılan müracaatlara 60 gün içerisinde cevap verilmesi gerekmekte olup, bu süre içerisinde cevap verilmemesi halinde talep reddedilmiş sayılacaktır. Başvurular henüz dava açılmamış uyuşmazlıklar yönünden yapılacak olup, devam eden uyuşmazlıklar yönünden talep şartı aranmayacaktır.
Bu Fıkra Kapsamına Giren Uyuşmazlıklar Nedeniyle SGK Müracaat Edilmeden Dava Açılması Durumunda;
6552 sayılı Kanunla dava açılmadan önce Kuruma müracaat şartı getirilmiştir. 6100 sayılı Kanunun 114 üncü maddesinde ise dava şartlan sayılmış olup, aynı maddenin son fıkrasında: “(2) Diğer kanunlarda yer alan dava şartlarına ilişkin hükümler saklıdır. ” hükmüne yer verilmiştir. Bu iki hüküm birlikte değerlendirildiğinde 6552 sayılı Kanun İle getirilen müracaat şartının dava şartı niteliğinde olduğu anlaşılmaktadır.
Ayrıca 6100 sayılı Kanunun 115 inci maddesinin ikinci fıkrasında: “(2) Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. Ancak, dava şartı noksanlığının giderilmesi mümkün ise bunun tamamlanması için kesin süre verir. Bu süre içinde dava şartı noksanlığı giderilmemişse davayı dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddeder. ” hükmüne yer verildiğinden, yargı mercilerine verilecek dilekçelerde bu husus göz önünde bulundurularak, yargılamanın her safhasında 6100 sayılı Kanunun 115 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca dava şartı eksikliği ileri sürülecektir.
Kanunun 64 üncü maddesi ile 30/01/1950 tarihli ve 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanununun 7 nci maddesine eklenen son fıkrada ise; “Hizmet akdine tabi çalışmaları nedeniyle zorunlu sigortalılık sürelerinin tespiti talebi ile işveren aleyhine açılan davalarda, dava Kuruma resen ihbar edilir. İhbar üzerine davaya davalı yanında feri müdahil olarak katılan Kurum, yanında katıldığı taraf başvurmasa dâhi kanun yoluna başvurabilir. Kurum, yargılama sonucu verilecek kararı kesinleştikten sonra uygulamakla yükümlüdür. ” hükmüne yer verilmiştir.
Bu düzenleme ile SGK’nın hizmet tespiti davalarında işverenle birlikte zorunlu dava arkadaşı olması durumu kaldırılarak, Kurum yönünden kendine özgü feri müdahil statüsü getirilmiştir.
Aynı şekilde Kurumumuz aleyhine açılan hizmet tespiti davalarında, Kurumumuz avukatlar tarafından temsil edilmekle birlikte bu davaların reddi veya kısmen kabulü, kısmen reddi durumunda da Kurumumuz yönünden davacı aleyhine vekâlet ücretine hükmedilmeyecektir.
Bilindiği üzere hizmet tespitine ilişkin uyuşmazlıklar, hizmet süresinin tespiti ve prime esas kazancın tespitine ilişkin hususlardan kaynaklanmakta olup bu konularda açılacak bütün davalarda Kurumumuzun feri müdahil olduğu kabul edilecek, mahkemelere de bu yönde beyanda bulunulacaktır.
6100 sayılı Kanunun “Tarafta iradî değişiklik” başlıklı 124 üncü maddesinde:
“(1) Bir davada taraf değişikliği, ancak karşı tarafın açık rızası ile mümkündür.
Bu konuda kanunlarda yer alan özel hükümler saklıdır.
Ancak, maddi bir hatadan kaynaklanan veya dürüstlük kuralına aykırı olmayan taraf değişikliği talebi, karşı tarafın rızası aranmaksızın hâkim tarafından kabul edilir.
Dava dilekçesinde tarafın yanlış veya eksik gösterilmesi kabul edilebilir bir yanılgıya dayanıyorsa, hâkim karşı tarafın rızasını aramaksızın taraf değişikliği talebini kabul edebilir. Bu durumda hâkim, davanın tarafı olmaktan çıkarılan ve aleyhine dava açılmasına sebebiyet vermeyen kişi lehine yargılama giderlerine hükmeder. ” hükmü yer almaktadır.
Usul hükümleri yönünden derhal uygulanma prensibi geçerli olduğundan devam eden davalarda, mahkemelerden yukarıdaki madde hükmüne istinaden SGK’nın davalı konumundan çıkarılarak, feri müdahil konumuna alınması talep edilecek, Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra Kurumumuzun davalı olarak gösterildiği davalar yönünden de aynı talep ileri sürülecektir. Kanun yoluna başvurulmuş dosyalar yönünden de dosyaya bakan ilgili daireden, taraf değişikliği talebinde bulunulacaktır.
Kurumumuzun zorunlu dava arkadaşlığından çıkarılarak feri müdahil konumuna getirilmesi ile birlikte 6100 sayılı Kanunun 62 nci vd. maddelerindeki feri müdahillik müessesesinden ayrı olarak Kurumumuzun yanında katıldığı tarafın başvurusu olmasa dahi kanun yollarına başvuracağı hususu düzenlendiğinden, Kurumumuzun feri müdahil olarak yer aldığı davalar sonucunda verilen ve aleyhe olduğu düşünülen kararlar hakkında kanun yollarına başvurulması gerekmektedir.
6552 sayılı Kanunun 28 inci maddesi ile 3201 sayılı Yurt Dışında Bulunan Türk Vatandaşlarının Yurt Dışında Geçen Sürelerinin Sosyal Güvenlikleri Bakımından Değerlendirilmesi Hakkında Kanunun 1 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 1 -Türk vatandaşları ile doğumla Türk vatandaşı olup da çıkma izni almak suretiyle Türk vatandaşlığını kaybedenlerin on sekiz yaşını doldurduktan sonra Türk vatandaşı olarak yurt dışında geçen ve belgelendirilen sigortalılık süreleri ve bu süreleri arasında veya sonunda her birinde bir yıla kadar olan işsizlik süreleri ile yurt dışında ev kadını olarak geçen süreleri, bu Kanunda belirtilen sosyal güvenlik kuruluşlarına prim ödenmemiş olması ve istekleri hâlinde, bu Kanun hükümlerine göre sosyal güvenlikleri bakımından değerlendirilir. ”
Yine 6552 sayılı Kanunun 29 uncu maddesi ile 3201 sayılı Kanunun 5 inci maddesinin beşinci fıkrasına aşağıdaki cümle eklenmiştir.
“Ancak uluslararası sosyal güvenlik sözleşmelerinde Türk sigortasına girişinden önce âkit ülke sigortasına girdiği tarihin Türk sigortasına girdiği tarih olarak kabul edileceğine ilişkin özel hüküm bulunan ülkelerdeki sigortalılık sürelerini borçlananların âkit ülkede ilk defa çalışmaya başladıkları tarih, ilk işe giriş tarihi olarak kabul edilir. ”
Ayrıca, 6552 sayılı Kanunun 30 uncu maddesi ile 3201 sayılı Kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.
“Davalardan vazgeçenlerin işlemleri
GEÇİCİ MADDE 8 -1 inci madde ile 5 inci maddenin beşinci fıkrasında bu maddeyi ihdas eden Kanunla yapılan değişiklikler, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce Kurum aleyhine, bu Kanunun bu maddenin yürürlük tarihinden önceki 1 inci maddesi ile 5 inci maddesinin beşinci fıkrası uyarınca açılmış ve henüz sonuçlanmamış davalardan feragat edenler hakkında da uygulanır. Davadan feragat edilmesi hâlinde davacı aleyhine yargılama giderlerine hükmedilmez. ”
Bu hükme ilişkin olarak ilgili Daire Başkanlığınca açıklama yapılacak olmakla birlikte, Kurumumuz aleyhine bu Kanundan dolayı açılan davalarda, savunmalarımızın söz konusu değişikliklere göre yapılması gerekmektedir.
Saygılarımızla…
TÜRMOB